24 Ekim 2015 Cumartesi

Evrende Yalnız mıyız? Değilsek Neden İletişim Kuramıyoruz? (ikinci bölüm)

Bir önceki bölüm de, ''Bizden milyonlara yıl ileride bir teknolojiye sahip olan, diğer ırkları ararken. Kullandığımız ve bizi engelleyen bedenden kurtulmamız gerektiği''nden bahsetmiştiniz. Bu bedenden nasıl kurtuluruz ve neden kurtulmalıyız?

Aslın da bu sorunun cevabı çok uzun. Ben olabildiğince uzun anlatmaya çalışacağım ama yine de, bu yazı da tamamını anlatmam imkansız. Belki 3. 4. ve hatta 5. yazılar da olacak bu sorunun cevabı için.

Şimdi konunun ortalarından yani bugün den başlayalım cevap vermeye...

Lütfen Okumaya Buradan Başlayın
Daha Anlaşılır Olması İçin, Sırayla Devam Edin.


Biz neyiz? Bu beden gerçek de nedir? Neler bu bedeni oluşturur? gibi binlerce soru var aslında ama hepsinin de bizi götüreceği yer aynı cevap. Konuya ister mistik bakın, isterse de dini, politik, bilimsel veya nasıl isterseniz öyle bakın.Cevap değişmeyecektir...

Nedir o cevap?

Bizler atomlardan oluşuyoruz. Milyonlarca atomun bir proje üzerinde ortak çalışmasıyla ortaya çıkıyoruz ve yüksek süper beyin yapısı ile insanı oluşturuyoruz. Yani ben ''Milyonlarca farklı zihin yapısının ve yaşamın birleşimde ortaya çıkan ultra süper bedenim'' Ancak asıl hedef bu beden değil, çok daha büyük bir hedef var. O hedef o kadar büyük ki, şuan ki zihin yapısı ile değil telafuz etmek, hayal dahi edemeyiz.

İşte sorunun ilk cevaplarından birisi bu. Bu beden asıl hedef değil,  asıl hedefe ulaşmak için bir araya gelme zihin bilincine ulaşmış farklı bir yaşam formunun üretimi bir beden bu. Sadece bir köprü bir sonra ki, büyük beden için. Tıpkı bu beene geldiğimizde bizim gibi milyarlarcası ile karşılaşıyorsak, bundan sonra ki, beden için de bu geçerli. O zaman da milyarlarcası olacak çevremiz de, ama o doğum da burada ki gibi mi olacak, bir ailemiz mi olacak, bir gelişim süreci vsç olacak mı? Bunu yazının ilerleyen bölümlerinde göreceğiz.

Şimdi konu daha da karışık bir hal almadan önce, ne demek istediğimi daha kolay anlamanız için. Tüm söyleyeceklerimi yerleştirebileceğiniz bir resim çizelim.

Siyah bir ekran çizin kafanız da, her yer zifiri karanlık olsun. Sonra zor görünür ışık noktaları yaratın ve her nokta bir diğeri ile birleşerek büyüsün. En sonun da tüm ekran ışık olana kadar devam etsin.

Aslın da bu resim, Sayfalarca anlatacağımız konunun en kısa özeti.

Sınırlı bir zihin yapısına sahip olan ve tek bir hedef için ortak hareket eden milyarlarca hücre düşünün. Gözünüz de bu hücreleri canlandırın ve her biri bir diğeri ile birleşerek ve bu birleşme sürekli devam ederek, bir bedeni oluştursunlar. Bu sınırlı zihinler yine sınırlı ama çok daha büyük sınırları olan başka super zihni olustursun. Hem süper beden hem de, süper zihni oluşturmak için ortak hareket eden ve bu ortaklık bilincine varmış hücrelerin oluşturduğu başka diğer bedenleri göreceksiniz. Şimdi bu çizdiğimiz resimde hücreleri bloke edelim ve sadece yaratılan bedenlere bakalım. Eğer o bedenler de, hücrelerin birleşme şekli gibi olmasa bile farklı bir şekilde birleşmeyi başara bilir ve hedef bedene ve zihne ulaşa bilirse. Şuan sahip olduğumuz süper beden ve zihnin de ötesinde ultra süper bir bedene ve o bendene sahip olmuş diğer üstün zihinlere ulaşmış olacağız. Bu ilerleyişin sınızı var mı yada nedir bilemeyiz. Ancak bu durum geriye doğru da ilerlene bilinir durumda. Mesela zihin dediğimiz şey bu bedene mi mahkum. Daha önce ki konumuz da bu soruyu sormuştuk anımsarsanız. Ölüm dediğimiz şeyin yani bu bedenin artık kullanılamaz olduğu gerçeğinin tekabul ettiği an, bizi bir araya getiren milyarlarca zihinde bölünüyor ve yeni zihinler yaratıyor da olabilir. Yada başka milyonlarca senaryodan birisi de olabilir. Gerçeği bilebiliriz elbet, hiçbir şey bizim bilemeyeceğimiz kadar sır değil. Sır olan asıl şey biziz, kendimizi çözmemiz gerek ilk olarak.

Konu Devam Edecek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder